Tûr sûresi Mekke'de nâzil oldu (indi). Ýsmini birinci âyette geçen Tûr kelimesinden alýr. Kýrk dokuz âyet-i kerîmedir. Sûrede; kýyâmetin kopmasý sýrasýnda olacak bâzý olaðan üstü hâdiseler, inkarcýlarýn Cehennem'e atýlacaðý, takvâ sâhibi (Allahü teâlâdan korkup, haramlardan, dinde yasaklanan þeylerden sakýnan) mü'minlerin âhirette kavuþacaklarý mükâfâtlar, Kur'ân-ý kerîmin Allahü teâlânýn kelâmý olduðu, cenâb-ý Hakk'ýn varlýðý, birliði ve kudretinin sonsuzluðu bildirilmektedir. (Râzî, Kurtubî)
Tûr sûresinde meâlen buyruldu ki:
Allahü teâlânýn azâb yapacaðý gün elbette gelecektir. Onu kimse önleyemez. (Âyet: 7)
Þüphesiz ki takvâ sâhipleri cennetler (ve) nîmetler içindedirler. Rablerinin kendilerine verdiði þeylerle zevk duyarak... Rableri, onlarý Cehennem azâbýndan korumuþtur. (Þöyle denilir: Ýyi) amel (ve hareket) etmiþ olduðunuz için âfiyetle yiyip için. Sýra sýra dizilmiþ koltuklara yaslananlar olarak... Biz onlara þâhin gözlü hûrîleri eþ yaptýk. Îmân edip de zürriyetleri de îmân ile kendilerine tâbi olanlar yok mu? Biz onlarýn nesillerini de kendilerine kattýk. (Birlikte Cennet'e koyduk). Kendilerinin amelinden bir þey de eksiltmedik. Herkes kazancý mukâbilinde bir rehindir. Onlara canlarýnýn istiyeceði, meyveleri, etleri de bol bol verdik. (Âyet: 17-22)
Kim Tûr sûresini okursa, Allahü teâlânýn onu azâbýndan emîn kýlmasý ve Cennet'te nîmetlendirmesi hak olur. (Hadîs-i þerîf-Kâdý Beydâvî Tefsîri)
|
