Teþrî', Allah ve Resûlüne (peygamberine) âittir. Peygamber efendimiz devrinde teþrî', ilâhî bir veche (durum) arzediyordu. Kur'ân-ý kerîm tedrîcî olarak (hâdiselere göre) inzâl oluyor (iniyor), dînî ve dünyevî her türlü mes'elelerin çözüm þekli belirtiliyordu. Peygamber efendimiz bizzât teþrî'î faâliyette bulunuyordu. Çünkü Kur'ân-ý kerîm, O'na teþrî' salâhiyeti tanýmýþtý. Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: Peygamber size ne verdi ise onu alýn (ve emirlerini tutun). Size neyi yasak etti ise, onu da almayýn (yapma dediðini yapmayýn). (Haþr sûresi: 7) (Serahsî, Pezdevî, Þa'rânî)
Peygamber efendimizin teþrî' vazîfeleri fiilî (bizzât yaparak) ve kavlî (söyleyerek) olduðu gibi, dîne aykýrý olmayan bir þey gördüklerinde de susarlar, o iþe mâni olmazlardý. Buna Peygamber efendimizin takrîrî sünneti denir.Bu da Resûlullah'ýn teþrî' vazîfelerindendi. (Ýbn-i Hatîb, Serahsî)
|