Çoğumuz çeşitli
yabancı dil veya değişik bilim dallarıyla ilgili sözlük bulundurmanın tadını
biliriz. Anlamadığımız, anlamından emin olmadığımız bir kelime yahut kavramla
karşılaşınca elimizin altındaki sözlükleri karıştırır, anlamı yakalamaya
çalışırız, Bazan sözlüklerle de işin içinden çıkamadığımız olur. Çünkü, yine
çoğumuz sözlüğü kullanırken onun en önemli ve giderilmesi mümkün olmayan
yapısal zaafını gözden kaçırırız. Sözlükler, bir yandan anlamakla zorluk
çektiğimiz kavramları ne eşü'rir, yahut zorlandığımız düşünceleri daha kolay
kavramamıza yardımcı olurken, Öte yandan da sözkonusu kavramların değişen
anlamlarını dondurarak, bu canlı kavramları bize ölü olarak sunarlar.
Açıktır ki, kavramlar
da dinamik hayatın içinde üretildikleri; değişik zaman dilimlerinde, veya aynı
zaman diliminde bile olsa değişik bilgi, küftür ve eğilime sahip İnsanlar
tarafından farklı anlamlar yüklenerek kullanıldıkları için, sürekli değişime
uğrar; evrilir, genişler, büyür, küçülür yahut kabuk değiştirirler. Sözlükler,
kavramlardaki bu dinamizmi, belki de ancak yüzyıldan yüzyıla yakalayabilirler.
Bu yüzden; bazı
kavramların okuduğumuz metinde geçen anlamlarının sözlüklerde bulunmayışının
kabahati tamamen sözlüklere ait değildir. Böyle bir durumda, sözkonusu kelime
yahut terimin anlam değiştirmeye
başladığım söyleyebiliriz. Onun anlamı, büyük bir olasılıkla bir so aki
kuşağın sözlüklerinde bulunabilecektir. Eğer bir kitapta, makalede yahut sözlü
kültürde karşılaştığımız kelimenin anlamını, kullanıldığı şekliyle sözlüklerde
bulamıyorsak, o zaman bu, sözlüğün bize yardımcı olmak yerine, tam tersi, bizi
yanıltıyor olduğu anlamına mı gelir? Hayır, en azından o sözcüğün bir zamanlar
ne anlamda kullanıldığını veya halen bazı insanlar tarafından nasıl bir anlam
yüklenerek kullanıldığını öğrenmiş oluruz. Belki böyle bir bilgi, o anki
pratik sorunumuzu çözmez ama, kavramların izledikleri serüvenleri öğrenmemize
yardımcı olması ve böylelikle kültür dağarcığımızın genişlemesine katkıda
bulunması bakımından değerlendirildiğinde bu bilgi de küçümsenemeyecek bir
bilgidir.
Buradan, elinizdeki
sözlüğün, yukarıda bahsedilen zaaflardan tümüyle arındırılmış olduğu gibi bir
iddia taşıdığımız sonucu çıkarılmamalıdır. Bu sözlük de, diğer sözlüklerin
taşıdığı, bir yandan maymuncuk İşlevi görürken, öte yandan kavramların
dinamizmini dondurma paradoksunu doğal olarak taşıyacaktır. Zira, nihayetinde
bu da bir sözlüktür.
Türkçe'de değişik
disiplinlere ait sözlükler bulunmakla beraber, disiplinlerarası nitelikte bir
sosyal bilimler sözlüğü şimdiye kadar hazırlanmamıştır. Halbuki, böyle bir
sözlük hem değişik disiplinlerle ilgili temel kavramları bir arada sunarak,
genel bir sosyal bilim nosyonu oluşmasına katkıda bulunacak, hem de özel ilgisi
olmayanları her disipline ait bir sözlük edinme külfetinden kurtaracaktır.
Ayrıca ülkemizde,
sosyal bilim literatürünün çok fakir olması, felsefenin bile uzun bir geçmiş
ve köklü bir geleneğe sahip olmaması, ansiklopedi ve sözlüklere olan ihtiyacı
daha bir artırmakta, onlara neredeyse kilit bir işlev yüklemektedir. Bu
eksikliği farkeden Türk Dil Kurumu, dil konusunda benimsediği uç sayilabilecek
bir politika yüzünden, sözü edilen boşluğu dolduramamıştır. Azımsanamayacak
bir emek ve zaman, dilin sosyal bağlamı yeterince hesaba katılmadan, daha çok siyasal
tercihler yüzünden, esperanto'yıı çağrıştırır çabalara harcanmıştır.
Biçim sorununa
gelince; literatürde, çok sayıda kavramı, değişik yazarların verdikleri farklı
anlamlan da içerecek şekilde bir araya toplayanından; sınırlı sayıda kavramı
kısmen ansiklopedik bir biçimde detaylı olarak açıklayanına kadar, çok değişik
biçimlerde sözlükler bulmak mümkün. Sosyal Bilimler Sözlüğü hazırlanırken,
belli başlı sosyal bilim dallarının anahtar kavramlarını biraraya toplamak,
yalnızca konunun uzmanını İlgilendiren detay ya da çok teknik kavramları
dışarıda bırakmak, kavramların tanımlanmasını ansiklopedik boyuta taşırmadan
yapmak gibi optikler gözeten orta bir yol tutuldu. Bu çerçevede, bazı
kavramlar bir kaç maddeye ayrılarak, diğer bazıları İse anlam ilişkisi bakımından
yakın oldukları kavramlarla grup halinde bir başlık allında toplanarak
tanımlandı; bazılarına literatüre kazandıranın ismi eklendi; daha kolay
anlaşılabilüir düşüncesi İle, bazı kavramlar örneklerle açıklanırken, bir
kısmına ise sadece bir cümlelik kısa bir tanım vermekle yetinıldi.
Kavram havuzu,
herhangi bir kitap ya da sözlük esas alınarak değil, değişik disiplinler
alanında temel kabul edilen kitaplardan yola çıkılarak hazırlandı. Kavram
seçiminde, genel olarak, disiplinlerin temel kavramlarını biraraya getirmek
amaçlandı. Ancak, ülkemizde -aynen başka bir kitap okur gibi- sözlük okuma
alışkanlığının pek yaygın olmadığı, dolayısıyla yeni yabancı kavramların
literatüre genellikle sözlükler kanalıyla girmediği dikkate alınarak, yabancı
literatürde bulunan kimi önemli sayılabilecek kavramlar sözlüğün kapsamı
dışında bırakıldı. Türkçe literatürde yaygın olarak bilinen karşılığı olmayan
bu türden yabancı kavramlara İlk kez önerilecek Türkçe karşılıkların, sözlüğün
işlevine
pek fazla katkıda
bulunmayacağı, dahası karışıklıklara neden olabileceği düşüncesi, böyle bir
yolun tutulmasını gerekli kıldı.
Öte yandan, zaman
zaman Türkçe kelime hazinesi zorlanarak, sözlüğün genel optiklerine aykırı
düşmeyen kimi kavramlara Türkçe karşılık önerildi. Buna ek olarak, akademik
camiada ya da aydınlar arasındaki tartışmalarda kullanıldığı halde sözlüklere
henüz geçmemiş bazı kavramlann yamsıra, sınırlı sayıda da olsa, ilk kez
tarafımızdan önerilen bazı yeni kavramlara da yer verildi.
Ayrıca standart sosyal
bilim sözlüklerinde bulunmayan felsefe, mantık ve ilahiyaı'la ilgili temel
kavramlar da eklenerek, sözlüğün yelpazesinin kapsamı genişletildi. Bu
çerçevede sözlük, genel kavramlann yanısıra, şu disiplenlerin temel
kavramlarından oluşmaktadır: Antropoloji, Ekonomi, Felsefe, İlahiyat, Mantık,
Psikoloji, Siyaset Bilimi, Sosyoloji, Uluslararası İlişkiler, Yönelim Bilimleri.
Türkçe'de bir eser
verip de dil sorununa değinmemek mümkün mü? Cumhuriyet so ası TDK'nın
çabaları ile oluşturulan Öz-türkçe; Türkçe, Arapça ve Farsça, hatta yer yer
Batı kökenli kelimelerden oluşan yaşayan Türkçenin yerini lam olarak alamadığı
İçin, aynı anlama gelen ve her biri değişik sosyal grup veya siyasal düşünceye
mensup kişiler tarafından kullanılan ikili bir dil kullanımı ortaya çıkmıştır.
Bu sorun iki şekilde aşılabilirdi: ya sözlüğün arkasına eşanlamlı kelimeler
dizini eklemek; ya da sözlüğün içinde eşanlamlıları birbirine göndermek.
Kullanım kolaylığı sağlayacağı düşüncesiyle ikinci yol tercih edildi.
Fakat,bütün eşanlamlı kavramların sözlüğün içine yerleştirilmesi gereksiz bir
kavram artışı sağlayacağı düşüncesiyle, bu uygulama her iki kullanımı da
yaygın olan kavramlarla sınırlı tutulmaya çalışıldı.
Tanımların yazımında
ise, özel bir dil tercihi yapılmadan yaygın kullanımı olan eşanlamlı kelimeler
İçice kullanıldı. Dilin amaçsal işlevi gözardı edilmemekle beraber, temel
sorunun iletişim ve toplumun değişik kesimlerine aynı anda seslenebilmek sorunu
olduğu düşünülerek, araçsal işlevine ağırlık verildi; sonuçta her iki
kullanımdan sözcüklerin birarada, içice bulunduğu yine orta bir kullanım ortaya
çıkü. Bu yüzden bazan aynı cümle içinde bile iküsadı-ekonomik, toplumsal
sosyal, siyasalpolilik, kuramteori, seviye-düzey, idare-yönetim,
bilimdah-disiplin... gibi eşanlamlı kelimelerin birarada kullanılmasında bir
mahzur görülmedi.
Tanımlar içinde geçen
ve sözlükte tanımlanan kavramlar ile, alfabeiik sıradaki yerinden belirli bir
kavrama gönderme yapılan kavramlar, gönderme yapıldığı tanım içinde koyu
yazdırılmak suretiyle okuyucuya sözlükten yararlanmada kolaylık sağlanmaya
çalışıldı. İngilizcedeki yazılışı ile aynen Türkçeye geçmiş olan kavramların,
ayrıca İngilizcelerinİn verilmesine gerek görülmedi. Bilinen ve yaygın
İngilizce karşılığı olmayan bazı kavramlara İngilizce karşılık konmadı.
Sözlüğün sonuna bir Türkçe, bir de İngilizce dizin eklendi. Sözlüğe eklenen
kaynakça ile de faydalanılan kaynaklar konusunda okuyucuya genel bir fikir
vermek amaçlandı.
Sözlüğün hazırlanışına
değişik düzeylerde, burada ayrı ayrı isimlerinin belirtilmesi imkansız bir çok
kişi kalkıda bulundu; hepsine ayn ayrı teşekkürü bir borç biliriz. Özellikle
bilgisayarla ilgili teknik sorunların üstesinden gelmede yardımlarını esirgemeyen,
sırf bu sözlük için özel bir bilgisayar programı yazma zahmetine katlanan
Mehmet Güneş'e, metnin bilgisayara aktarılması sırasındaki yardımlarından
dolayı Ayşe Acar'a teşekkür ederiz.
Ömer Demir - Mustafa
Acar Ankara, Kasım 1991
|