Tâûn olan yere girmeyiniz ve Tâûn olan bir yerden baþka bir yere gitmeyiniz, oradan kaçmayýnýz. (Hadîs-i þerîf-Ýhyâ)
Tâûn hastalýðý bulunan yerden kaçmak, muhârebede kâfir karþýsýndan kaçmak gibi büyük günâhtýr. (Hadîs-i þerîf-Ýhyâ)
Tâûn eski ümmetlere azâb olarak gönderildi. Bu ümmet için þehîd olmaya sebebdir. (Hadîs-i þerîf-Mektûbât-ý Rabbânî)
Tâûn bulunan yerden dýþarý çýkmanýn yasak edilmesine sebeb, saðlam olanlar çýkýnca, hastalara bakacak kimse kalmaz, helâk olurlar. Tâûn olan yerde kirli hava (mikroplu hava, tâûn basilleri) herkesin içine yerleþince kaçanlar hastalýktan kurtulmaz ve hastalýðý baþka yerlere götürmüþ, bulaþtýrmýþ olurlar. (Ýmâm-ý Gazâlî)
Daha önce, Ýsrâiloðullarý zinâ etmeye baþladý. Cenâb-ý Hak tâûn hastalýðýný musallat eyledi. Tâûndan yirmi dört bin kiþi öldü. (Harputlu Ýshâk Efendi)
Tâûn gelince kýzmamalý, üzülmemelidir. Allahü teâlâya sýðýnmalý, âfiyet vermesi, kurtarmasý için duâ etmeli, O'na yalvarmalýdýr. Allahü teâlâ duâ edenleri, sýhhat ve selâmet isteyenleri sever. (Ahmed Fârûkî)
|