Osmanlý sultanlarýnýn herbirinin Haremeyn'e pekçok hizmetleri olmuþtur. Bu sebeple onlar kendilerine Hâkim-ül-haremeyn (Haremeyn'in hâkimi) yerine Hâdim-ül-haremeyn (Haremeyn'in hizmetçisi) denilmesini istemiþlerdir. Yavuz Sultan Selîm Han, Mýsýr'ý feth ettiði zaman hutbede kendi ismini Hâkim-ül-haremeyn olarak okuyan hatîbe îtirâz ederek; "Biz Haremeyn'in (bu iki mübârek þehrin) hâkimi olamayýz. Ancak Hâdim-ül-haremeyn yâni Haremeyn'in hizmetçisi oluruz" dedi. Kâbe'nin içini süpürmeye mahsûs olan süpürgelerden birisi kendisine getirilince, süpürgeyi bir tâc gibi kaldýrarak baþýna koydu. Kendilerinden sonra gelen sultanlarýn taclarýna koyduklarý süpürge þeklindeki sorguç buradan gelmektedir. (Ýslâm Târihi Ansiklopedisi)
Ey bâd-ý sabâ uðrarsa yolun semt-i Haremeyn'e
Benden selâm söyle Resûlüs Sekaleyn'e
(Lâ Edrî)
|