Peygamber efendimiz Hudeybiye andlaþmasý veya Vedâ haccý dönüþünde Eshâb-ý kirâmla (arkadaþlarýyla) birlikte Gadîr-i Hum denilen mevkiye geldiklerinde istirâhat edip, namaz kýldýktan sonra hutbe okudu ve; "Ben de insaným. Bir gün ecelim gelecek. Size Allah'ýn kitâbýný (Kur'ân-ý kerîm) ve Ehl-i Beytimi (ev halkýmý) býrakýyorum. Kur'ân-ý kerîmin gösterdiði yola sarýlýnýz! Ehl-i Beytimin kýymetini biliniz" buyurdu. "Ey insanlar! Siz ne üzerine þehâdet edersiniz?" diye sordu. "Allahü teâlâdan baþka ilâh bulunmadýðýna, Muhammed aleyhisselâmýn da Allah'ýn kulu ve Resûlü olduðuna þehâdet ederiz" dediler. Peygamber efendimiz; "Sizin velîniz kimdir?" diye sorunca; "Bizim velîmiz Allahü teâlâ ve Resûlüdür" dediler. Peygamber efendimiz; "Ey insanlar! Ben size kendi cânýnýzdan evlâ deðil miyim" diye sorunca; "Evet yâ Resûlallah!" dediler. Bunun üzerine Peygamber efendimiz; "Ben kimin mevlâsý isem, Ali de onun mevlâsýdýr (beni seven ve yardýmcý bilen kimse, Ali'yi de yardýmcý bilsin). Allah'ým ona dost olana dost, düþman olana düþman ol. Ona yardým edene yardým et!" buyurarak duâ etti. Peygamber efendimiz Gadîr-i Hum mevkiinde buyurduðu için, Gadîr-i Hum hadîsi denildi. (Hadîs-i þerîf-Buhârî, Müslim, Ahmed bin Hanbel)
Hazret-i Ali'yi seviyoruz deyip, Eshâb-ý kirâmýn geri kalanýna söðen kimseler, Gadîr-i Hum hadîsini ileri sürerek halîfeliðin hazret-i Ali'nin hakký olduðunu, Ebû Bekr, Ömer ve Osman (r.anhüm) tarafýndan haksýzlýkla gasb edildiðini ileri sürmeleri doðru deðildir. (Abdullah-ý Süveydî)
|