Fenâya kavuþmak için lâzým olan on þey; tövbe, zühd (dünyâya düþkün olmamak), tevekkül (Allahü teâlâya güvenmek), kanâat, uzlet yâni dîni, ahlâký bozan kimselerden, kitablardan sakýnmak, zikr (her iþte Allahü teâlâyý hâtýrlamak), teveccüh (bütün arzu ve isteklerden sýyrýlarak Allahü teâlâya yönelmek, sabýr, murâkabe (kendini hesâba çekme) ve rýzâ (Allahü teâlâdan gelen her þeye boyun eðme)dýr. (Ahmed Fârûkî)
Mârifet (Allahü teâlâyý tanýmak) ve hakîkî îmân, fenâ hâli meydana gelmesine ve ölmeden önce olan ölmeye (gafletten uzak olup, her an Allahü teâlâyý hatýrlamaya) baðlý olduðu için, fenâ hâli çok olanýn îmâný dâimâ kâmil (olgun) olur. Peygamber efendimiz buyurdular ki: "Ebû Bekr'in îmâný bütün ümmetimin îmâný ile tartýlsa, Ebû Bekr'inki daha üstün olur." Çünkü o, fenâda bütün ümmetten (her müslümândan) daha ileride idi. Eshâb-ý kirâmýn hepsi fenâ makâmýna kavuþmuþtu. (Muhammed Ma'sûm)
Fenâ ve bekâ, sâhibinin vicdâný ile ilgilidir, dil ile söz ile anlatýlamaz. Tatmakla anlaþýlýr. (Abdülhakîm-i Arvâsî)
Bir kimsede hâsýl olmazsa fenâ,
Hak teâlâya yol bulamaz aslâ.
(Ýmâm-ý Rabbânî)
|