Allahü teâlâ Kur'ân-ý kerîmde meâlen buyuruyor ki:
Kýyâmet gününde nice yüzler vardýr ki (dünyâda iken geceleri ibâdetle geçirmek veya alýnan abdestler sebebiyle) parýl parýl parlar, (kavuþtuklarý nîmetlerden dolayý) güler ve sevinir (bunlar mü'minlerdir). Nice yüzleri de o gün, toz-toprak, karanlýk ve siyahlýk kaplayacaktýr. Ýþte bunlar, kâfirler ve fâcirlerdir. (Abese sûresi: 38-42)
Tüccârýn, pazarcýlarýn çoðu fâcirdir. Alýþ-veriþleri helâl olmaz. Çünkü, çok yemin ederek günâha girerler ve yalan söylerler. (Hadîs-i þerîf-Kimyây-ý Seâdet, Zevâcir)
Allahü teâlâ bu dîni fâcir kimselerle de elbette kuvvetlendirir. (Hadîs-i þerîf-Mektûbât-ý Rabbânî)
Âlimlerin dünyâyý sevmesi ve ona düþkün olmasý, güzel yüzlerine kara leke gibidir. Böyle olan ilim adamlarýnýn insanlara faydasý olur ise de kendilerine olmaz. Dîni kuvvetlendirmek, Ýslâmiyet'i yaymak þerefi bunlara âid ise de, bâzan kâfir ve fâcir de bu iþi yapar. (Ýmâm-ý Rabbânî)
2. Kâfir.
Kur'ân-ý kerîmde meâlen buyruldu ki:
Fâcirlerin amel defterleri, Siccîn denilen yerdedir. (Mutaffifîn sûresi: 7)
|