Allahü teâlâ Kur'ân-ý kerîmde meâlen buyurdu ki:
Biz Mûsâ'ya Tûr-i Sînâ yanýnda, sað tarafýndan nidâ ettik ve münâcât ettiði (yalvardýðý) hâlde kendisine yüksek mertebe verdik. (Meryem sûresi: 52)
Vaktâ ki, Mûsâ (aleyhisselâm, kararlaþtýrýlan) vakti tam olarak yerine getirdikten sonra (Hazret-i Þuayb'dan izin alýp) hanýmýyla birlikte (Mýsýr'a gitmek üzere) yola çýktý. Yolda Tûr-i Sînâ tarafýnda bir ateþ gördü. Hanýmýna; "Siz burada bekleyin ben bir ateþ gördüm, ümid ederim ki o ateþin bulunduðu yerden size bir haber veya o ateþten bir parça getiririm. Umulur ki, onunla ýsýnýrsýnýz. Vaktâki Mûsâ (aleyhisselâm) o ateþe vardýðýnda sað tarafýndaki vâdiden, bereketli yerdeki aðaç tarafýndan nidâ olundu ki: "Yâ Mûsâ! Muhakkak ki ben âlemlerin Rabbi olan Allahü teâlâyým. Asâný yere býrak..." (Kasas sûresi: 29-31)
Mûsâ aleyhisselâma Allahü teâlâ tarafýndan Medyen dönüþünde Tûr-i Sînâ'ya gidiþinde peygamber olduðu, kardeþi Hârûn aleyhissselâmýn da peygamber olarak vazîfelendirildiði bildirildi. Mûsâ aleyhisselâma daha sonraki Tûr-i Sînâ'ya gidiþinde Tevrât-ý þerîf ve on emrin yazýlý olduðu levhalar verildi. (Kisâî, Sa'lebî, Niþâncýzâde)
Allahü teâlâ Tûr-i Sînâ'da Mûsâ aleyhisselâma buyurdu ki: "Bir kimseye, Hak teâlâdan kork deseler, o kimse de Allah'tan kormaðý bana mý öðretiyorsun, sen Allah'tan kork derse en fenâ insan odur." (Süleymân bin Cezâ)
U
|