Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:
... Sizden biriniz hasta yâhut seferde olursa, bu hâldeki oruçlarýný sonra tutsun. (Bekara sûresi: 185)
Sizden birisi sefere çýktýðýnda kardeþlerine vedâ etsin. Zîrâ Allahü teâlâ onlarýn duâlarý sebebiyle o kimse için bereket ihsân eder. (Hadîs-i þerîf-Râmûz-ül-Ehâdîs)
Seferde kavmin seyyidi (efendisi) onlara hizmet edendir. Hizmette önde olanýn fazîletini, þehîdlik müstesnâ, kimse hiçbir þeyde bulamaz. (Hadîs-i þerîf-Râmûz-ül-Ehâdîs)
2. Harbe gitme, savaþ.
Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:
Eðer (dâvet olunduklarý þey) yakýn (ve dünyevî) bir menfaat, orta bir sefer olsaydý elbette senin arkana düþerlerdi. Lâkin o meþakkatli mesâfe (Tebük seferi) onlara uzak geldi. Bununla berâber "Eðer gücümüz yetseydi sizinle berâber sefere çýkardýk" diye Allah'a yemin edeceklerdir. Bunlar (bu sûretle) kendilerini helâke sürüklerler. Allah biliyor ki, onlar hiç þüphesiz ve muhakkak yalancýdýrlar. (Tevbe sûresi: 42)
|