Allahü teâlâ, âyet-i kerîmede meâlen buyuruyor ki:
O gün, Allahü teâlânın kendisine şefâat etmeye izin verdiği ve sözünden hoşnûd olduğu kimselerden başkasının şefâati fayda vermez. (Tâhâ sûresi: 109)
Ümmetimden, büyük günâhı olanlara şefâat edeceğim. (Hadîs-i şerîf-Müsned-i Ahmed bin Hanbel)
Şefâatime inanmayan, ona kavuşamaz. (Hadîs-i şerîf-Şir'at-ül-İslâm)
Kıyâmet günü peygamberler, sonra âlimler, sonra şehidler şefâat edecektir. (Hadîs-i şerîf-İhyâ)
Şefâat haktır. Tövbesiz ölen mü'minlerin küçük ve büyük günâhlarının affedilmesi için, peygamberler, velîler, sâlihler, melekler ve Allahü teâlânın izin verdiği kimseler, şefâat edecek ve kabûl edilecektir. (Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî)
Küçük çocuklar, anasına ve babasına şefâat ederler. Hattâ düşük olanlar bile, anasına ve babasına şefâat ederler. (İmâm-ı Birgivî)
Mahşerde (kıyâmette bütün insanların toplanıp, hesâba çekileceği yerde), şefâat beş türlüdür: Birincisi; kıyâmet günü, mahşer yerinde kalabalıktan ve çok uzun beklemekten usanan günâhkârlar, feryâd ederek, hesâbın bir an önce yapılmasını isteyeceklerdir. Bunun için şefâat olunacaktır. İkincisi; suâlin ve hesâbın kolay ve çabuk olması için şefâat edilecektir. Üçüncüsü; günâhı olan mü'minlerin, Sırat'tan Cehennem'e düşmemeleri, Cehennem azâbından korunmaları için şefâat olunacaktır. Dördüncüsü; günâhı çok olan mü'minleri Cehennem'den çıkarmak için şefâat olunacaktır. Beşincisi; Cennet'te sayısız nîmetler olacak ve sonsuz kalınacak ise de, sekiz derecesi vardır. Herkesin derecesi, makamı, îmânının ve amellerinin miktârınca olacaktır. Cennet'tekilerin derecelerinin yükselmeleri için de şefâat olunacaktır. (Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî)
Peygamberlerin sonuncusu, Resûlullah efendimiz gibi bir şefâatçı olmasaydı, bu ümmetin günâhları kendilerini helâk ederdi. Şefâate en çok ihtiyâcı olan bu ümmettir. Çünkü bu ümmetin günâhları çoktur. Fakat, Allahü teâlânın af ve mağfireti de sonsuzdur. Allahü teâlâ, bu ümmete af ve mağfiretini o kadar şaçacak ki, geçmiş ümmetlerden hiçbirine böyle merhamet ettiği hiç bilinmiyor. Doksan dokuz rahmetini, sanki bu günâhkâr ümmet için ayırmıştır... (İmâm-ı Rabbânî)
|