Sâffât sûresi, Mekke'de nâzil oldu (indi). Yüz seksen iki âyet-i kerîmedir. Ýlk âyet-i kerîmede geçen saf tutmuþ melekler mânâsýna gelen Sâffât kelimesi sûreye isim olmuþtur. Sûrede; Allahü teâlânýn birliði, kâfirlerin âhirette uðrayacaklarý azablar, îmân edenlere âhirette verilecek mükâfâtlar, Nûh, Ýbrâhim, Ýshak, Mûsâ, Hârûn, Ýlyâs, Lût ve Yûnus aleyhimüsselâmdan, sâlih kullardan, Allah yolunda olanlarýn mutlaka gâlib geleceði bildirilmektedir. (Ýbn-i Abbâs, Râzî, Taberî, Kurtubî)
Allahü teâlâ, göklerin ve yerin ve bunlar arasýnda ne varsa hepsinin Rabbidir. O, maþrýklarýn (doðularýn) da Rabbidir. Hakîkat biz (size) en yakýn göðü bir zînetle, yýldýzlarla (donatýp) süsledik. (Onu itâatten çýkan) her mütemerrid þeytandan koruduk. Böylece onlar, mele-i a'lâya kulak verip dinleyemezler, her yandan koðularak atýlýrlar. Onlar için (âhirette de) ardý arasý kesilmez bir azâb vardýr. (Âyet: 5-9)
Kim Yâsîn ve Sâffât sûresini Cumâ günü okur, sonra da Allahü teâlâdan dilekte bulunursa, Allahü teâlâ ona dilediðini verir. (Hadîs-i þerîf-Ýbn-i Neccâr)
Kim kýyâmet günü tam ve kâmil anlamda sevâb almayý arzu ederse, oturmakta olduðu meclisten kalkacaðý sýrada, Sâffât sûresinin son üç âyet-i kerîmesini okusun. (Hadîs-i þerîf-Tefsîr-i Ýbn-i Kesîr)
|