Nefs-i emmâre, hiç kimsenin emri altına girmeyip, herkese emretmek ister. Nefs-i emmâreyi yıpratmak, azgınlığını önlemek için dîne uymaktan başka çâre yoktur. (Ahmed Fârûkî Serhendî)
İnsanın bütün kötülükleri nefs-i emmârede toplanmıştır. Nefs-i emmâre hiç iyilik yapmak istemez. Hep kötülük yapmak ister. Kendisine ve başkalarına zararlı olan şeyleri sever. İnsanın dünyâ ve âhirette saâdete kavuşması için nefsine uymaması, onu zayıflatıp, zarar yapmayacak hâle getirmesi lâzımdır. (Ahmed Fârûkî Serhendî)
Varlıklar içinde en câhil olanı insanın nefsidir. Çünkü, Nefs-i emmâre kendine düşmanlık yapmaktadır. Hep kendini yok edici şeyleri istemektedir. Her isteği, Allahü teâlânın yasak ettiği şeylerdir. Her işi, sâhibi olan ve bütün iyiliklerin sâhibi bulunan Allahü teâlâya karşı gelmektir. Hep kendi can düşmanı olan şeytana uymaktadır. (Ahmed Fârûkî)
Nefs-i emmâre, şehveti ve gadâbı aşırı çalıştırdığı için, buna uymak insana tatlı gelir. İslâmiyet'e uymak ise, bu arzuları frenlediği, tahdid ettiği için, insana acı, zor gelmektedir. Bunun için insan, İslâmiyet'e uymak istemez. Nefse uymak ister. (Abdülazîz Dehlevî)
İnsanların nefs-i emmâresi; mevki sâhibi olmak, başa geçmek sevdâsındadır. Onun bütün arzusu, şef olmak, herkesin kendisine boyun bükmesidir. Nefsin bu arzuları ilâh olmak, mâbud olmak, herkesin kendisine tapınmasını istemektir. (İmâm-ı Rabbânî)
Peygamberlerin gönderilmesi ve kitapların indirilmesi hep nefs-i emmârenin isteklerini yok etmek içindir. Çünkü nefs-i emmâre, Allahü teâlâya düşmanlık etmektedir. Nefsin isteklerini yok etmek ancak şerîate uymakla olur. (Ahmed Fârûkî)
|