A'lâ sûresi, Mekke-i mükerremede nâzil oldu (indi). On dokuz âyet-i kerîmedir. Birinci âyet-i kerîmedeki (en yüce) mânâsýna gelen "A'lâ" kelimesi sûreye isim olmuþtur. Sûrede, Allahü teâlânýn her türlü noksanlýklardan tenzîh edilmesi, uzak tutulmasý, Resûllulah'ýn nasîhatlarýndan kimlerin faydalanýp kurtulacaðý, kimlerin de istifâde edemeyip, azâba uðrayacaðý, insanlarýn dünyâ hayâtýný tercih ettikleri halbuki âhiretin dünyâdan daha hayýrlý olduðu, çünkü dünyânýn geçici, âhiretin ise devamlý olduðu ve daha baþka hususlar bildirilmektedir. (Ýbn-i Abbâs, Kurtubî)
A'lâ sûresi birinci âyet-i kerîmesinde meâlen þöyle buyruldu:
Rabbinin o yüce ismini tesbîh et (O'nun; zâtýnda, sýfatlarýnda ve isimlerinde O'na lâyýk olmayan her þeyden münezzeh (uzak, temiz) olduðuna inan. O'nun adýný baþkasýna verme).
Dokuzuncu ve onuncu âyet-i kerîmesinde meâlen þöyle buyruldu:
(Habîbim) artýk sen (fayda versin vermesin) insanlara nasîhat et, öðüt ver. Allahü teâlâdan korkan kimse, nasîhati, öðüdü dinleyecektir (ondan faydalanacaktýr). Çok fâsýk ve bedbaht olan o nasîhatlardan kaçýnacak. O Cehennem ateþine girecek. (Âyet: 10-11)
Belki siz dünyâ hayâtýný, (âhirete) tercih edersiniz. Halbuki âhiret daha hayýrlý ve devamlýdýr. (Âyet: 16-17)
|