Sâbikûn, her hallerinde Peygamber efendimize uymalarý vâsýtasýyle, zâhirde ve bâtýnda en yüksek mertebeye ulaþmýþlar, güzel ahlâk sâhibi olmuþlar, kavuþtuklarý yüksek mertebeden dönüp, aþaðý inmeye ve böylece insanlarý Allahü teâlânýn beðendiði yola girmeye dâvet etmekle (çaðýrmakla) vazîfelendirilmiþlerdir. (Abdülhakîm Arvâsî)
Mü'minler sâbikûnun sýrlarýný anlayamaz. Kur'ân-ý kerîmde ayrý harflerle gösterilen iþâretler, bunlara mahsûs sýrlardýr. Râhat ve rahmet, bunlar içindir. Kýyâmet gününün korkusundan emîn olanlar bunlardýr. Kýyâmetin dehþetinden, baþkalarý gibi ürkmezler. Kýyâmette bunlara husûsî muâmele yapýlýr. Kendilerine ayrýca ikrâm olunur. (Ahmed Fârûkî)
|