Mürîd, mürþidinin (hocasýnýn) yanýnda cenâze yýkayýcýsýnýn elindeki ölü gibi olmalýdýr. (Ýmâm-ý Rabbânî)
Allahü teâlânýn sevgisi ile ve O'nun sevgisine kavuþmak arzusu ile yanan mürîd, bilmediði, anlýyamadýðý bir aþk ile þaþkýn hâldedir. Uykusu kaçar, gözyaþlarý dinmez. Her iþinde Allah'tan korkar, titrer. Allahü teâlânýn sevgisine kavuþturacak iþleri yapmak için çýrpýnýr. Her iþinde sabýr ve affeder. Her geçimsizlikte, sýkýntýda kusûru kendisinde görür. Her nefeste Allah'ýný düþünür. Gaflet ile (Allahü teâlâyý unutmuþ olarak) yaþamaz. Kimseyle münâkaþa etmez. Bir kalbi incitmekten korkar. Kalbleri, Allahü teâlânýn evi bilir. Eshâb-ý kirâmýn hepsini; "radýyallahü teâlâ anhüm ecmaîn" diyerek anar. Hepsinin iyi olduðunu söyler. (Abdülhâk-ý Dehlevî)
Mürîd olanlar, severler, kalblerine kendilerine âit olan bir isteði, arzuyu getirmezler. Gayretleriyle tasavvuf derecelerine yükselmeye çalýþýrlar. (Ali Sincârî)
|