Mýsýr'da hüküm süren Fir'avn, kýbtîleri yýldýzlara ve putlara taptýrdý. Kýbtîler, Yâkûb aleyhisselâmýn oðullarýnýn neslinden gelen Ýsrâiloðullarýný hakîr ve hor gördüler, en aðýr iþlerde çalýþtýrdýlar. Kýbtîlerin bu kötü muâmelelerinden býkan Ýsrâiloðullarý, Mûsâ aleyhisselâma gelerek Fir'avn'ýn zulmünden ve Kýbtîlerin baskýlarýndan kurtulmak istediklerini bildirdiler. Mûsâ aleyhisselâm Ýsrâiloðullarýna serbestlik verilmesini istedi. Fir'avn kabûl etmedi. Mûsâ aleyhisselâm mûcizeler gösterdiði hâlde, Fir'avn ve Kýbtîler onun peygamberliðini kabûl etmediler. Kýbtîlerin sularý kan oldu. Kurbaða yaðdý. Cilt hastalýklarý ve üç gün karanlýk oldu. Fir'avn bu mûcizeleri görünce korktu ve izin verdi. Mûsâ aleyhisselâm Ýsrâiloðullarýyla Mýsýr'dan çýkýp Kudüs'e doðru giderken Fir'avn onlara izin vermesine piþman olup, Kýbtîlerden olan askerleri ile onlarýn arkalarýna düþtü. Kýzýldeniz'den mûcize olarak on iki yol açýlýp mü'minler karþýya geçti. Fir'avn ve askerleri geçerken deniz kapandý. Fir'avn ve Kýbtîler boðuldu. (Ýbn-ül-Esîr, Taberî, Niþancýzâde)
|