Kâmil bir müslüman, namaza durunca, sanki dünyâdan çýkýp âhirete girer. Çünkü dünyâda Allahü teâlâya yaklaþmak çok az nasîb olur. Eðer nasîb olursa, o da zýlle, sûrete yakýnlýktýr. Âhiret ise, asla yakýnlýk yeridir. (Ýmâm-ý Muhammed Ma'sûm)
Ulemâ-i râsihîn (yüksek ilim sâhibi âlimler), vilâyetin yâni evliyâlýðýn üstün derecelerinin hepsini geçip, peygamberlere mahsûs olan dâvet makâmýna kavuþmuþlardýr. Bunlar nihâyete (sona) kavuþtuktan sonra anlarlar ki, müþâhede edilen ve tecellî olunan yâni görülen her þey, hakîkî varlýk deðildir. Ancak hakîkî varlýk zýllerinden bir zýldir.
|